Unutulan Denizciler

Yine unutulacağız ta ki tekrar canımızın yandığını, öldüğümüzü, kaybolduğumuzu, battığımızı, yaralandığımızı, kaçırıldığımızı bir sonraki kısa haberlerde duyana kadar!..

 

Yanıyoruz diyoruz, gerek Aile özleminden uzak; memleket ve sıcak yuva hasreti ile gerekse gemilerdeki yangınlarda… En son hangisini hatırlıyorsunuz mesela ?

 

Ölüyoruz diyoruz, ölüyoruz, öldürülüyoruz!!! Ekmek peşinde iş kazalarında, birimiz tersanelerde yoğun veya emniyetsiz çalışmada, birimiz gemiye Kılavuz Kaptan olarak çıkarken; çürük bir pilot çarmıhında, birimiz yanaşma kalkış manevrasında, birimiz ambar temizliğinde, birimiz makinede, birimiz tankın içinde. Fark eder mi ki? Kimin olduğu, nerede olduğu? Kimse duymadıktan sonra…

 

Kayboluyoruz diyoruz, batan bir teknede veya seyir halindeki bir şilepte… 5 yıl sonra inandırabiliyoruz yokluğumuzu; kanunen de. Ne acı. Gümrüklü, kontrollü sahalardan aranıp kalkış yapan bir geminin yola elverişlilik evrağı yetmiyor mesela yokluğumuzu ispat için veya birçok yetki verdiğimiz Gemi Kaptanının tutanağı…

 

Batıyoruz, yaralanıyoruz, duyun istiyoruz ne kadar lüks bir hayatı olduğunu Denizcilerin. Hani şu yıpranma payını bile elinden aldığınız Denizcilerin. Hayallerini, ailesini denizin mavi sularında yüzdüren Denizcilerin, haberlerden haberlere hatırladığımız Denizcilerin.

 

Kaçırılıyoruz diyoruz, kaçırılıyoruz… Hiç birimizin kanına, canına zarar gelmeden, yaralanmadan, ölmeden, Ailelerimiz yıpranmadan, eşimiz, çocuklarımız meraklanmadan sessizce, tatile gidercesine kaçırılıyoruz, bilin istiyoruz, yıpranmadığımızı…

 

Furkan Kaptan’ın konuşması sıradan bir telefon görüşmesi, şok geçirecek ne yaşadı ki yıpransın. 15 kişinin Ailesi bekliyor hiç yıpranmadan mesela…

 

Çiçeği burnunda Fatsalı Hamza Orhan hiç yıpranmadan başlayacak Mesleğine…

 

Belki de son seferini atan Denizcilerimiz en kral jübilesini yapıyor hiç yıpranmadan, elveda diyecek yıllardır çalıştığı denizlere tam da arzu ettikleri gibi.

 

Denizciler yıpranır, aileleri yıpranır… Kaya gibi dururlar, en acımasız fırtınalardan kurtulurlar ama yıpranırlar, onlardan günlerce haber alamayan ellerinde telefon bekleyen Aileleri yıpranırlar…

 

Dualarımız sizlerle, değerli meslektaşlarımız, kahramanlarımız… Biliyoruz ki bu fırtınadan da çıkacaksanız sağ salim, gözümüz ufukta, kulağımız telsizde her zamanki gibi...

 

Sakinleyecek elbette bu fırtına, deniz durulacak…

 

Umarız tüm denizcilik otoriteleri, ilgililer; bir uygunsuzluk değerlendirmesi yaparlar bundan sonra her zaman ümit ettiğimiz gibi ve tıpkı bizden en ufak eksiklik için istenildiği gibi. Kök nedenlerimiz bulunur, yaralarımız sarılır, önleyici faaliyetlerimiz alınır.

 

Selametle…

Kpt. Harun AKBAŞ